20 Temmuz 2013 Cumartesi

Tarih Atlası / II. Abdülhamid Özel Programı -10.02.2013 .



(0:30:09)-(0:30:25) Mustafa Armağan: 'Şimdi bakıyoruz ki iyi kötü 'bu gemi' 1906'ya kadar, dünya şartlarının da sağladığı bir dağınıklıktan da istifade ederek kendisine bir hareket alanı açarak, ama öte taraftan, Almanya'yı da kendi yanına çekmeyi başararak, İngilizlere karşı gerektiğinde kullanmak üzere... Ama ittifak hiç bir zaman yapmamıştır, o da enteresan bir şey. Yani ne kadar iyi kurmuşsa da ittifaka hayır demiştir.'

(0:34:55)-(0:35:20) Mümtazer Türköne bir Abdülhamid Han ''panoroması'' çizerken anlatıyor: 1. Dünya Savaşı'na giden ortamda Almanya'nın yükselişine değiniyor: 'Biraz da o sıralarda Avrupa'da,  dünyada neler olup bitiyor, onlara bakmak lazım. Bütün her şey, bütün gelişmeler. Zaten 1. Dünya Savaşı'na doğru gidiyor. Herkes kendi kalesini, kendi mevzisini ona göre tahkim ediyor; Almanya'nın yükselişi...'

(0:10:15)-(0:11:32) Mehmet Niyazi Özdemir'in, (Almanya'nın doğal genişleme alanı Balkanların, tarihi bağlamında bir not) Abdülhamid Han'ın devletin mihrakı olmasına dair verdiği örnek :'Ve Abdülhamid Han, daha doğrusu Açına oğulları, tarih felsefesinde devletin mihrakı kabul edilir. Hatta, biliyorsunuz ilk defa ''Türkiye'',873'te Macaristan'da kurulan devletin adıdır. Ama bu devlet çok güçlü kurulmasına rağmen, başında bütün ahalinin güvendiği bir hanedan olmadığından dolayı yıkıldığını tarihçiler söyler... Şimdi Hilafet (Osmanlının Bizans'a karşı 'misyonu' örneğiyle) artı 'Açınaoğlu' yıpratılmadan Batı'nın petrol koklaması mümkün değil. Dolayısıyla hedefe Abdülhamid Han oturuyor...'

(0:35:20)-(0:36:22) Mümtazer Türköne: 'Abdülhamid'in Hilafet politikası, İslam dünyasına yönelik pan İslamist politikası, bu bir politik manivela. Ve ondan sonra da yine istikrarlı bir şekilde yine kendi içinde bir Osmanlı milleti yaratma çabası... Yani devlet yaşayacaksa, imparatorluk yaşayacaksa bu Tanzimatın açtığı yoldan giderek, Osmanlı milleti ortaya çıkararak olur, başka türlü olmaz... Bunu da aynı şekilde devam ettiriyor. Ben o yüzden hep ihmal ettiğimizi düşünüyorum; Abdülhamid'in sultan, padişah, halife ünvanı var ama aynı zamanda bir de ''kaiser'' unvanı var. Kaiser... Osmanlı imparatorları kaiserdir. Yani ''sezar''dır. Bizans'ı aldıktan sonra Fatih Sultan Mehmed bu unvanı kullanıyor. Ondan sonra gelen padişahlar da kullanıyor. Yani ''imparator'' demek. Kaiser imparatordur, bir imparatorluk misyonunu ve vizyonunu anlamak lazım... Avusturya, Almanya, Rusya ve Osmanlı; döneminde tek olan Roma İmparatorluğu'na gönderme yaparak, bu unvanı kullanıyor...'

(0:38:30)-(0:39:00) Mümtazer Türköne: 1871'de Almanya'nın, Prusya'nın daha doğrusu Fransaya karşı zaferinden sonra; Alman milli birliğinin sağlanmasından sonra, arkasından İtalyan milli birliği ile ulus devletlerin tam bir zaferi, ilerlemesi devam ediyor ve imparatorluk çağı sona eriyor. /// devamında Avusturya-Macaristan'da ''nasyolanismus''  adı altında bir 'imparatorluk milliyetçiliği' türediğini belirtiyor.

(1:52:33)-(1:52:48) Mehmet Niyazi Özdemir: 'O zamanki aydınlarımızı incelerseniz, ben bunları çok da ''Türkiye kalkınsın, Osmanlı Amerika olsun'' diye düşündüklerini sanmıyorum. ''Hürriyet kahramanı'' hakkında ben öyle belgeler gördüm ki, Almanca, dudağınız uçuklar, dudağınız uçuklar!'




  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder