13 Kasım 2013 Çarşamba

Cemil Ertem'in son yazılarından Almanya notları



''Andımızın arkasındaki ekonomi ve vakıf çözümü'':

http://haber.stargazete.com/yazar/andimizin-arkasindaki-ekonomi-ve-vakif-cozumu/yazi-794914 :

''Gördünüz mü, Çu En Lay ne kadar haklı; Fransız Devrimi, burjuvaziyi iktidara getirdi; iktidarı, özgürlük, eşitlik, kardeşlik sloganı ile aldı bu sınıf. Ama sonra gericileşti ve bu üç kavramı da ayaklar altına aldı. Faşizme sarıldı. İşte CHP ve onun lideri, Türkiye’de gericileşen burjuvazinin siyasi temsilcisidir. Bu gericileşmeyi biz Avrupa’da nasyonel-sosyalizm, faşizm olarak gördük biliyorsunuz. O zaman da rakiplerini yakalamayan, pazar ve hammadde sorunu çeken Alman sanayisini ve finans kapitalini elinde bulunduran gerici burjuvazi, son çare olarak Hitler’e sarılmıştı. Şimdi Türkiye’de küresel rekabet yapamayacak durumda olan, Türkiye’de yeni sermaye girişleriyle ve demokratikleşme ile ‘devletçi’ olma avantajını kaybedecek sermaye kesimleri anlaşılıyor ki, kanlarının son damlasına kadar, CHP marifetiyle bu değişime direnecekler. Ayrıca, Haberal Meclis’te -ne yazık ki- yemin ederken de bunu düşündüm.''

''Myanmar, Lihtenştayn ve Kürtler'':

http://haber.stargazete.com/yazar/myanmar-lihtenstayn-ve-kurtler/yazi-800256


''Tam burada şunu hatırlatmak isterim, ikinci dünya savaşı ve faşizm öncesi de Alman sanayisinin iki temel ihtiyacı vardı; enerji ve pazar... Ama Almanya, Britanya ve Amerika karşısında çok gecikmiş ve sıkışmış olduğu için, saldırgan bir faşizmi geliştirerek savaşı seçti. Oysa yeni Çin/Asya kalkınması tam aksi bir yolu seçiyor.''  

''Türkiye Habur'un arkasını görmeli''


''Ancak öyle gözüküyor ki, ne yapılırsa yapılsın bu tür sorunlar sürecek. Çünkü gerçekte Irak diye bir ülke yok aslında. Maliki yönetimi K.Irak'ta enerji kaynaklarını Türkiye'ye ve Kürtlere kaptırmamak için İran ve İsrail'in memur ettiği bürokratik bir oligarşidir. Tabi ki İran tarafının arkasına bakarsak Rusya'yı hatta Almanya'yı, İsrail'in arkasına baktığımızda da, Britanya'yı, ABD'nin neocon tarafını görürüz. Dolayısıyla Habur kapısında bekleyen TIR'ların sorunu, çok boyutlu ekonomik ve siyasi bir sorundur.

AB ve Habur

Varşova'da Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB sürecinde oyunu bozan, masadan kalkan taraf olmayacağını söyledi. Ama Türkiye'nin neden oyalandığının resmidir aynı zamanda Habur'daki kuyruklar. Özellikle Almanya ve Fransa, Irak-Ortadoğu pazarına, tıpkı 1990'daki  Doğu Almanya gibi, kendilerini krizden kurtaracak can simidi olarak bakmaktadırlar. Şimdi ağırlıklı olarak, gıda ve emek yoğun, alt teknoloji ürünleri, inşaat malzemesi talep eden bu pazar, çok yakında ağır makineler, sanayi ara malı ve orta-üst teknoloji talep eden bir pazar olacaktır. O zaman Türkiye'nin de bu alanlarda yetkinliği ve rekabet şansı gelişeceğinden Almanya ve Fransa Türkiye'de üretilen mallarla bu pazarda rekabet edemeyecektir. AB Gümrük Birliği'ne tam entegre olmuş, AB üyesi bir Türkiye'ye Irak bu muameleyi yapamaz. Zaten gümrüklerde standart denetimi yapan firmalar Fransız ve Alman firmaları, dolayısıyla bu durumun sorumlusu yalnız Maliki yönetimi değildir, onunla işbirliği yapan Almanya ve Fransadır da...''    

''Çember kırıldı!''




''Nihayet bu hafta gerçekleşti; bütün savaş baronlarının, Rusya’nın, Almanya’nın ve de ‘Büyük’ Britanya’nın karşı çıktığı, İran’ın ve de İsrail’in olmaması için her türlü yolu denedikleri anlaşma bu hafta imzalandı. Türkiye ve K. Irak Kürt Yönetimi arasında, tarihi ve güncel önemi çok büyük K.Irak enerji kaynaklarını, dünya pazarlarına kazandıracak anlaşma, imzalandı...''



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder