5 Haziran 2014 Perşembe

Almanlar Türkiye'yi Bölmek İstiyor!

SIRADIŞI - 4 HAZİRAN 2014




Abdurrahman Kurt (1:12:22-1:12:49): '' Ben size ilginç bir olay anlatayım. Almanlar; mesela Almanya'da bir konferansa çağırmışlardı beni. Oradaki PKK'lı arkadaşlarımız bile bölünmeyi istemezken, demokratik cumhuriyetten bahsederken Almanlar bize orada bölünmeyi tavsiye ettiler. Ben dedim ya bi dakka. Hollanda'dan Almanya'ya, Fransa'ya geçerken sınır göremiyorum, siz bize diyorsunuz ki aranızdaki sınırları daha da derinleştirin. Sen kime hizmet ediyorsun dediğimde adam kıpkırmızı olmuştu...''

Hala ellerinden gelse ülkemizi bölmek isteyen Almanlar, DHKP-C ve toplumumuzda başka başka benzeri   'anarşist', vandal, terörist illetler yayarak ülkenin huzurunu bozmaya uğraşıyor, Güneydoğu'da beceremediklerini ülkemizin başka bölgelerinde başka kılıflar halinde yapmaya çalışıyor. 

Turgay Güler, Nevzat Çiçek ve Abdurrahman Kurt'un katıldığı ''Sıradışı'' programının linki ise aşağıda: 




4 Haziran 2014 Çarşamba

Recep Amca Cem Özdemir'i Nakavt Eder...

EN SIRADIŞI - 29 MAYIS 2014





Yusuf Ziya Cömert : '' Şu algı yerleşti. Gezide, Gezi olaylarını yapanlar -o küfürlerin hepsini kendilerine iade etmek lazım- o küfürleri edenler, o taşları atanlar vesaireler; millet bunları teşhis etti. Bu teşhisi neye borçluyuz? Bu teşhisi; birincisi o ''Taksim platformu'' nun hükümete dayatmaya çalıştığı talep listesine borçluyuz. Yani takdir ediyorum oradaki solcu çocukları; bunu bu şekilde beyan ederek milletin kendilerini anlamasını sağladılar...

Ben geçenlerde bizim köyde okuma yazmayı kendi uğraşıyla sökmüş yaşlı bir adamdan, adı Recep Ekrem,  yaşlı bir çobandan dinlediğim şey şuydu: 'Ulan' dedi, 'Almanya kendisini savunamıyor mu da' dedi 'sen seksen milyonluk Almanya'yı Taksim'de savunmaya uğraşıyorsun' dedi.

Okuma yazmayı nasıl öğrendiğini anlattı bana: ben dedi; sabah çıkarım, inekleri alır götürürüm ormana, akşam dönerim. Yolda bir gazete kağıdı gördüm dedi. Bildiğim iki üç harf var dedi. Baktım bir yerde bir şey yazıyor dedi. Uğraşa uğraşa bir kaç gün içinde onun İstanbul olduğunu anladım dedi. Böyle böyle okuma yazmayı sökmüş, başka bir şey bilmem ben dedi. Yani... Vatandaş anladı; bunların bir vatan sevgisinden kaynaklanmadığını vatandaş anladı. Yani; Gezi'yi idealize edenler sanki Gezi'deki hadiseleri yapanlar gökten melekler indi -Mevlid-i Şerifte vardır ya: indiler gökten melekler saf saf - sanki gökten böyle melaike indi orada bir cennet kurdular, bir ideal toplum oluşturdular: hayır!... Bu aynı Kiev'deki gibi ülkeyi yıkmak, Türkiye'nin itibarını sarsmak Türkiye'deki demokrasiyi, tamamen yok etmek amacına matuf bir çalışmaydı. Yerli bir çalışma da değildi. ''

Malumunuz Alman Yeşiller Partisi eş başkanı Cem Özdemir; Başbakanımızın Köln ziyaretinde Merkel'i yuhalayan Türkler olmasını -ki sayın Başbakan edebi gereği engellemiş bu durumu - 'bize ödetirler' şeklinde yorumlamıştı*. Hasan Öztürk bu durumu 'ev zencisi' sendromu şeklinde değerlendirdi ve devamında Almanya Gezi'deki benzer taşkınlıkları Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı babında da olsa Almanya'da yapmaya kalksalardı bakalım neler olurdu diye sordu: 

''Direk aklıma şu tablo geldi: 'evin başarılı hizmetçisi...' efendinin himayesine girmiş olan ve eve alınmış olan hizmetçi, bun ''zenci'' de diyebiliriz; tarladaki zenciyi hep hakir görür, aşağılar. E bi dur kardeşim sen de ondandın ama. Yok; eve girdi ya, o has odaya girdi ya işte efendim patronunun, sahibinin, çok daha yakınında ya... Onun için tarlada çalışan zenciyi hakir görür. Cem Özdemir'in durumu biraz öyle. Alman vatandaşı; Yeşillerin eş başkanı filan, böyle kendince efendisinin himayesine girmiş bir 'zenci' kendince tarladaki, işte o diğer fabrikalarda çalışan diğer zencileri hakir görme eğiliminde. Bu kafa yapısını müstemleke, mandacı kafa yapısı olarak görüyoruz. Ya da, hani bu bizim bedeni kalmış ama ruhları maalesef erezyona uğramış cumhuriyet çocuklarında falan da gördük bunu işte bu,Genco Erkal'de de gördük, bu hep gördüğümüz bir şey. 

Bir şey daha ilave edelim peki: Almanya'da nümayiş yapan, yani Başbakan Erdoğan'ın Almanya'ya gelişini protesto edenlerin Gezi'deki provakosyona benzer eylemlerde neden bulunmadıklarını bir soru işareti olarak ortaya atayım.'' 

Devamında: Turgay Güler: '' Bir saniye fikrim geldi, kışkırttın, öyle bir şey söyledin ki: biz bunu gündeme getirmedik sanıyorum; Başbakan Erdoğan Köln'e geliyor diye onu protesto edenlerin ellerindeki ağır hakaretler içeren dövizlere Cem Özdemir deseydi ki 'yav kendi Başbakanımıza bunu nasıl yaparız!' diyemedi...''



'' (...) BEDELİNİ ÖDEYECEĞİZ
KARSLIOĞLU’NUN Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmasına varan süreç, Cem Özdemir’in cemaate yakınlığı ile bilinen bir Türk gazetesine, Başbakan Erdoğan’ın Köln ziyareti sonrasında verdiği röportajla başladı. Özdemir bu röportajında Başbakan’ın ziyaretini ağır bir şekilde eleştirerek, ’’Merkel sözü sarf edildiğinde salonun yuhalaması çok kötü bir izlenim bıraktı…. Çok çirkin oldu. Bu hafızalarda kalacak. Bunun bedelini ödeyeceğiz…  (...)''