16 Temmuz 2013 Salı

Almanya'da Türk çocuklara sistematik bir şekilde el konulması!



Almanya bazı kendi çıkarları doğrultusunda; insan haklarına ve medeniyete aykırı, kendi özüne uygun olarak, sistematik bir şekilde bu güne kadar 40.000 Türk çocuğuna el koymuş, onları eş cinsel, Hristiyan ailelerin yanına vererek onları asimile etmiştir. Türk aileleri muzdarip bırakmıştır.

https://www.facebook.com/AlmanyadaHaklariIhlalEdilenTurkCocuklari

1)- Öncelikle şunu söyleyelim. Alman Gençlik Dairesi bizdeki Çocuk Esirgeme Kurumu’nun muadili ve elbette ki gerekli bir kuruluş. Biz nasıl Türkiye’de ÇEK’in hatalarını en sert biçimde eleştirebiliyorsak aynı şeyi Jugendampt için de yapıyoruz ama öyle anlaşılıyor ki Alman Gençlik Dairesi bir dokunulmazlık zırhı altında olmak istiyor.

2)- Alman Gençlik Dairesi (AGD) elbette ki doğru uygulamalar yapıyor. Türkiye kökenlilerin bir bölümünün çocuklarına şiddet uyguladıkları da bir sır değil. Bu çocukları almasında da bir problem yok. Ancak problem başka yerde.

3)- AGD’de, kurum, yukarıda sözünü ettiğim sinsi yabancı düşmanı bürokratları barındırmakta ve bunlar adeta sistematik olarak Türkiyeli ailelere eziyet etmekte. Çocukları ellerinden alınan ailelerin yüzde 30’undan fazlası mağdur edilmiş, haksız ve yasa dışı uygulamalarla karşı karşıya kalmış durumda. Elimizde bu ailelere ilişkin yüzlerce örnek var. Sırf “Avrupa’da Gündem” programında gündeme getirdiğim onlarca örnek. Emine K. Arslaner bu konuda detay öğrenme sürecine girmek isterse Almanya’dan Umut Yıldızı Derneği’ni arayabilir ve başkanı Kamil Altay’dan istemediği kadar gerçek bilgiyi edinebilir.


4)- Arslaner anlaşılan o ki hayli yabancı meseleye. En azından ruhen, vicdanen yabancı. İlk başta şunu söyleyelim kendisinin bulunmadığını iddia ettiği istatistikî bilgileri mevcut daha biz geçen hafta yayınladık. İsterse kendisine gönderilebilir. 2011 yılında kaç çocuk ailelerinden alındı, kaçı yurtlarda kalıyor, kaçı koruyucu aile elinde, kaçı Alman, kaçı yabancı kökenli? Tüm istatistikî veriler mevcut.

5)- “Gençlik dairelerinin keyfî biçimde çocuklara el koyduğu kanısının uyandırıldığı” sözü ise koca bir yalan. Hem de kuyruklu bir yalan. Şimdiye dek yapılan hiçbir çalışma, hiçbir yayın böyle bir niyet taşımadı. Sadece AGD’nin KEYFÎ uygulamaları duyuruldu ve haksızlıkların giderilmesi istendi. Ailelerin dramları ekranlara getirildi. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı da bunları takip etti, soruşturdu ve sorunların giderilmesini resmi düzeyde talep etti.


6)- AGD, çoğu anne kucağından aldığı çocukları sistematik olarak dini, dili, kültürü farklı bir Alman aileye vererek bu çocukları asimile ediyor. Hemen “Türkiyeli koruyucu aile yok” yalanına sığınmasın kimse. Türkiyeli koruyucu ailelere inanılmaz zorluklar çıkarıyorlar. Bununla ilgili de onlarca örnek var.

7)- Türkiyeli koruyucu ailelere zorluklar çıkardıkları gibi çocukları akrabalarına da vermiyor AGD. Yanısıra Alman “koruyucu” aileler hakkında öylesine alelusûl “soruşturma”lar yapıyorlar ki aralarında uyuşturucu kullanan mı istersin, çocuk için aldıkları paraları içkiye yatıranları mı istersin, çocuklara taciz ve şiddet uygulayanlar mı, ne ararsan mevcut. Daha geçen gün biri bizzat Alman komşusu tarafından şiddet uyguladığı için ihbar edildi ve AGD buna rağmen çocuğu onlardan uzun süre almadı.

8)- Çocuklar sudan nedenlerle ailelerinden koparıldıktan sonra Türkçe konuşmaları yasaklanıyor. Kiliseye götürülüyorlar ve Hıristiyan olmaya zorlanıyorlar. Erkekse sünnet ettirmiyorlar, aileleriyle görüşmelerine ancak iki ayda bir ve o da bir saat izin veriyorlar. Yanlarında mutlaka bir gözlemci bulunuyor, Türkçe konuşmalarına izin yok.

9)- Sorunun bir başka boyutu ise şu: Aileler şimdiye dek öylesine çaresizdi ki, altı-yedi yıl öncesine dek Türkiye’nin konsolosluk yetkilileri de onlarla ilgilenmiyorlardı. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı yoktu. Türkiye medyası Avrupa’ya yönelik yayınlarında “gurbetçi lay lay lom”u ile vakit öldürmekteydi. Aileler nereye başvuracaklarını bile bilmiyorlardı. Son yıllarda mahkemelere başvuruda bulunuluyor, AGD dava ediliyor ama ne ilginçtir ki neo-Nazi kurbanlarının duruşmasını izlemeye Türk medyasını almayacak denli hukuktan ve vicdandan nasipsiz Alman yargıçları genellikle aleyhte kararlar veriyorlar. Ve yargıçlar ne hikmetse hep Jugendampt’ın söylediklerini doğru ve gerçek olarak kabul ediyorlar.


10)- Arslaner, sorunun özünü kaçırıyor. Çocukların neden şiddete uğradığının araştırılması “masaya yatırılması” gerektiğini söylüyor. Yani bu sorun masaya yatırılacak, çözümlenecek ve çocuk ailesinin yanında kalacak. Anlamıyor, çünkü meseleye vicdani yaklaşmıyor. Çünkü sorun, şiddete uğrayan çocukların İVEDİLİKLE onları şefkatle saracak bir koruyucu aileye ihtiyacı olduğu. Ama bu koruyucu ailenin ise mutlaka Türkiyeli olması gerektiği. Bu bir. İkincisi de sudan gerekçelerle çocukların ailelerinden koparılmaması ve hayatların karartılmaması. Almanya bu çocukları Alman ailelere vererek, onları dilinden, dininden ve kültüründen, ailesinden uzaklaştırıp kopararak demografik sorununa çözüm bulmaktan, Türkiyeli aileleri parçalayıp onları “sorun” olmaktan çıkarma gayretinden vazgeçmelidir.

Son olarak: Biliyorsunuz sekizi Türk on kişiyi öldüren neo-Nazi (NSU) cinayetleriyle Almanya’nın Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın sistematik bir çalışma içinde olduğu kanıtlandı. Alman hükümeti henüz bu işbirliğinin hesabını sorabilmiş değil. Alman devleti gençlik dairelerinin uygulamalarıyla da fena yakalanmıştır. Sayın Arslaner’in yaptığı gibi Türkiye’deki anadil tartışmasını yaşanan dramların karşısına koyarak demagoji yapmak ise kimseye bir şey kazandırmaz.

Kazandıran bu sorunların üstüne gitmektir.

Sayın Emine K. Arslaner şunu biliyor mudur acaba?

“Avrupa’da Gündem” ve Avrupa’daki yazılı medya bu haberleri ele aldıktan, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı meseleleri takip etmeye, konsolosluklar koruyucu aile toplantıları yapıp, sorun yaşayan ailelere hukuki yardım vermeye başladıktan sonra Alman Gençlik Daireleri nihayet bu konuda çalışmalarını yürüten başta Umut Yıldızı Derneği olmak üzere STK’ları ve konsoloslukları muhatap almak istedi. Doğru olanı yaptı ama ne ilginçtir ki bundan önce taleplerini bile dikkate almıyordu.

Bu konuda olabildiğince ağır adımlar atıyor AGD ve siz Sayın Arslaner, bu tür yazılarınızla onlara lojistik destek sağladığınızı umarım fark ediyorsunuzdur.

FUAT UĞUR 09.04.2013









http://www.arti90dergi.com/index.php/109-nisan-2012/136-alman-genclik-dairesinin-uygulamalari-04-2012





http://almanyada-cocukmafyasi.jimdo.com/





http://zaman-online.de/16574/hollandadan-sonra-almanyadaki-turk-cocuklari-da-escinsel-cifltere-verilecek-mi

19.02.2013 ''Zaman Online'':


Birçok kaynaktan yalnızca üçüyle durum ortada...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder