19 Temmuz 2013 Cuma

Almanya; araç olarak kullanıp, işbirliği yaptığı...



Almanya; işbirliği yapıp, araç olarak kullandığı kendi 'küresel sermayesi' teknolojide geri kaldığı ve özellikle Türkiye karşısında aciz kaldığı için agresif...
   Dr. Cemil Ertem açıklıyor: 'Öte taraftan şöyle bir durum var. Bütün bu kriz süresince bir ülke daha var ki, (İngiltere'nin yanında Türkiye karşıtı olarak) -o da gerçekten çok önemli ataklar yaptı ve Türkiye'nin karşısında oldu ve biz bunları söyleyince bunlara ''komplo teorisi'' deniyor ama bütün veriler elimizde- Almanyadır... Mesela 3. Reich Faşisizmdir. Bu kiriz saikiyle, bağlı olarak ve yararlanarak, Avrupa'nın göbeğinde, bir 4. Reich inşa etmeye çalıştı bütün bu süreçte. Ve 1995 yılındaki Yugoslavya'nın parçalanmasındaki iç savaştan sonra, en agresif ekonomi ve siyasi politikalarını uyguladı Almanya. Şimdi bu da şuna dayanıyor. Bakın; bu gün Türkiye'deki sanayicilerin, özellikle makine sanayi gibi temel sanayi alanındaki sanayicilerin, Almanya'da yatırımları var. Yani Türkiye makine sanayinde Almanya'ya sanayi ihracatı yapıyor. Halbuki tarihte Almanya, nokta üzerine nokta basan matbaa makinelerini yapmıştır, mekaniğin en gelişmiş hali Almanya'dır ve teknoloji oralardan 'silikon vadisine' geçmiştir. 2. Dünya Savaşında ''Enigma'' , biliyorsunuz şifreleme ve bilgisayar teknolojileri Nazilerin esasında geliştirdiği ilk teknoloji hikayeleridir ama bundan sonra Almanya yenilmiştir ve bunu Amerikan ordusu almıştır ve Amerika bilgisayar hikayesini yaratmıştır. Aynı şekilde Almanya'nın teknolojiyi 2. Dünya Savaşındaki yenilgiden sonra kaptırması gibi,  makine sanayi ve buna bağlı sanayilerdeki üstünlüğü rekabet ettiği Türkiye gibi ülkelere kaptırmak üzere. Şimdi burada İngiltere'nin yaşadığı telaşı Almanya da yaşıyor...
  Türkiye '80 yıllık kendini kilitleyen yapıya' rağmen yeni anayasasını yapmaya çalışıp siyasi alandaki hamleleri gerçekleştirmeye çalışıyor. Ama yeni anayasa kadar önemli bir şey var ki,  bu da; bütünlüklü bir sanayileşme programı ve buna bağlı olarak, aynı Güney Kore'nin yaptığı gibi, bilgi toplumuna geçme hikayesi. Bunu bizim Sanayi Bakanlığımız olsun; Kalkınma Bakanlığımız olsun ve Ekonomi bakanlığımız olsun yeni yeni fark ediyor ve  yeni yeni yapmaya çalışıyor. İşte yapmaya çalıştığı andan itibaren de birileri bu andan itibaren ''bi dakika, noluyoruz!'' demeye başladı...'
 Prof. Sedat Laçiner açıklıyor: 'Schröder döneminde, bir sosyal demokrat bir parti döneminde,  Almanya müthiş bir dönüşüm yaptı. Önce Helmut Kohl döneminde, 90'ların başında iki Almanyayı birleştirdiler ve sadece orada pazar yaratmadılar. Orada iş gücünde de çok ciddi bir ucuzlama yaşandı. Ama Schröder ile birlikte, 2000'lerin başında Almanya 'sosyal devleti' fiilen bıraktı. Mesela sağlık harcamalarında, ihtiyarlar ve çocuklar konusunda bütün paralar kısılmaya başlandı. Şimdi şu anda da, Merkel döneminde de Avrupa Birliğinin doğuya doğru yeni genişlemesiyle birlikte, Polanya'daki adam gidip Almanya'da çalışmaya başladı. Ve 'komik' paralara. Mesela 1000 Euro ev kirasının olduğu bir yerde, 1000 Euro'ya çalışıyor işçi. Demek ki, taşeron firmalarda, en olmadık işleri yapıyorlar. Türklerin 1960'lardan sonra 70'lerde yaptıklar işlerden daha ağır işleri, üstelik o dönemdeki hakların bile aranacağı bir dönemde yapıyorlar. Yani Almanya Avrupa'nın orta hallilerini; fakirlerini, rekabet gücünü artırmak için kullandı. Bunu yaparken kendisine bağladı. Bir yandan da rekabetçi olmayan fabrikalarını Polonya gibi, Türkiye gibi ülkelere gönderdi ve oralarda yatırım yaptı ve orada da o ekonomileri ele geçirmenin yollarını arıyor. Yani fiili bir ele geçirme operasyonu devam ediyor. Buradan Almanya'nın varacağı yer neresi? En yakın Halka Türkiye. Çünkü balkanlar Almanya'nın doğal genişleme alanıdır, Hırvatistan'ın AB'ye katılma sürecinde önemli bir adım daha atılmış olacak ve Bulgaristan ve Romanya zaten katıldı. Bunların hepsinde bir Almanizasyon başlıyor. Yani fabrikaların ele geçirilmesi, oralara mühendislerin gönderilmesi, kredi açılması, bir borç ilişkisinin kurulması, (Cemil Ertem burada ''sanayi standartları''nı ekliyor) ağır standartların getirilmesi vs. Türkiye'ye dönük de böyle arzuları var Almanya'nın...
  Buna karşı Türkiye buna karşı ne yapabilir? Türkiye'nin yükselmesi  diğer devletlerde olduğu gibi bölgesel bir yükselmeyle mümkün.
  1-İçinizde yeniden yapılanacaksınız.
  2- Etrafınızda hinterland oluşturacaksınız.
  Bizim şanssızlığımız bir boyutuyla, Balkanlar kanadındaki hinterlandımız, bir kanadıyla, Almanya'nın hinterlandıyla çarpışıyor. Burada bir şey yapmanın zorluğu var. İkincisi Ortadoğu'daki hinterlanda baktığımız zaman; bizim orayı yukarı kaldıracağımız yere, ora bizi aşağı çekmeye başladı. Hikaye istediğimiz gibi gelişmiyor. Suriye'de iç savaş, Mısır'da iç savaşa giden bir durum. E yeni toparlanan bir Türkiye, 'Suudi Arabistanla vs. ile ilişkiler bozulur mu?'. Birileri de Ortadoğu'ya doğru Türkiye'nin ayaklarından çekmeye de çalışıyor. Birileri değim kimlerdir; bir ucu Amerika'da FED'in içinde, bir ucu İngiltere'de City'nin içinde, bir ucu İsrail'de Tel Aviv'de, bir diğer ucu Frankfurt'ta. Bunların bazı kesiştiği noktalar var. Nedir o, 11 Eylül'den sonra Amerika'da, Avrupa'da hortlayan; 'İslam düşmanlığı', 'İslam karşıtlığı', 'İslama fobia' dediğimiz şey, medeniyetler çatışması. Psikolojik bir boyut, ama birisinin de işine geliyor bu psikolojik boyut. Çünkü söz dinlemeyen bir Brezilya, söz dinlemeyen bir Hindistan, söz dinlemeyen bir Çin; zaten bunlar yetiyor. Onları kontrol etmek için ayrı araçlar var. Söz dinlemeyen bir Türkiye için de kullanılan araçlardan bir tanesi, işte, ''aşırı dinciler'', ''İslamcılar'', Orta doğu, Suriye...'.                                      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder